Sigarayı bırakmak
İşte size sigarayı bırakmak için bir neden daha! Eğer ciddi reflü şikayetlerinize ek olarak bir de ağır sigara içici iseniz, sigarayı bırakabildiğiniz takdirde reflü probleminizde bariz rahatlama olasılığınız çok yüksek !! Sigara damar sertliğini arttırmanın, kronik akciğer hastalığına yol açmanın ve başta akciğer kanseri olmak üzere bir dizi kansere yol açmanın dışında reflü açısından da kesin bir risk faktörüdür. Bunu yutma borusuna kaçan dumanın tahriş edici etkisi ve muhtemelen nikotinin alt yutma borusu büzücüsünü (LES) gevşetmesi ile yapmaktadır, ancak kesin mekanizma bilinmemektedir. Sigarayı bırakmak için fazla bir nedene de ihtiyaç olmadığından reflü hastaları ne yapıp edip sigarayı bırakmalıdırlar. Ayrıca sigara içmek reflü hastalığında “Barrett” oluşumu olasılığını da arttırmaktadır. Çok yeni olarak piyasaya sürülen elektronik sigaralar eğer nikotin içeriği çok düşük formları şeklinde kullanılırlarsa reflü sıkıntısında azalma sağlayabilirler.
Alkolü azaltmak ya da kesmek
Modern kültürün bir parçası mıdır alkol bilinmez ama ciddi reflü problemi olan hastaların kuşkusuz düşmanıdır. Alkol tüketimi; sigaradaki gibi dünyada en fazla promosyonu yapılan ticari konuların başında gelmekle birlikte; özellikle fazla miktarda ve uzun süre alındığında çok ciddi ve tehlikeli sonuçlar doğurabilmektedir. Belli bir sınırın üstünde alkol alımı kişileri, aileleri ve dolayısı ile de toplumu tehdit edebilir. Hem beyine ve hem de karaciğere ciddi zarar verebilir ve bu zarar kimi zaman ölümle sonuçlanabilir. Reflü hastasında ise hem direk olarak yaralanmış yutma borusu iç yüzeyi üstünde yaptığı tahriş ve hem de alt yutma borusu büzücüsünü (LES) gevşeterek kötü etki gösterir. Ayrıca mide boşalmasını geciktirerek reflüye dolaylı olarak da olumsuz etkilidir. Bazı reflü hastaları birkaç kadeh alkolü rahatlıkla tolere edebilirler ancak bazı hastalarda bu bile ciddi sıkıntılara yol açabilir. Dolayısı ile içki ile arası zaten iyi olmayan bir reflü hastası fırsat bu fırsat diyerek alkolden tamamen uzak durmaya çalışmalıdır. Bunun yerine (sosyal uyum için gerektiğinde) bitki çayları, dekafeine buzlu çay, asit ve sodasız içeceklerle yetinmeli ya da az miktarda ve su ile iyice seyreltilmiş şekilde alkol almalıdırlar. Hiç alkol tüketmeme şansı olmayanların ise şampanya , bira gibi gaz içeren alkollü içeceklerden mutlaka uzak durmaları gerekmektedir. Hastalara alkol aldıktan sonra kesinlikle uzanmamaları ve yatmamaları tembihlenmelidir. Nedeni tam bilinmemekle birlikte birçok reflü hastası kırmızı şarapla şikayetlerinin daha fazla olduğunu ifade etmektedir.
Kio vermek
Cem bey kilolu biri idi. Yaşamına “reflü” girince doğru dürüst yiyemez oldu ve bir doktora gitti. Aldığı ilaçlarla şikayetleri neredeyse kayboldu. Ne hoştu reflüsüz yaşam ve rahat yiyebilmek. Bu kez daha da çok yedi ve ileri derecede kilolandı. Malesef reflüsü de bunu takiben daha da beter geri dönmüştü !! Hem de ilaçlara karşın !!!
Kilo reflü açısından belki de tek ve en önemli giderilebilir risk faktörüdür. Çoğu hastam bana neyi yanlış yapıp da reflü hastası olduklarını sorup dururlar. Önceden de bahsettiğim gibi reflü aslında bir mekanik bozukluk sonucunda gelişmektedir ve şişmanlamanın önüne geçilmesi dışında kişi tarafından reflünün oluşumu engellenemez. Dolayısı ile ideal vücut ağırlığının üstünde olmak ya da “şismanlık” reflü hastalığının en önemli ve tek giderilebilir risk faktörüdür. Dolayısı ile zayıflamak reflüyü kesin kez azaltacak ve bazı hastalarda da bertaraf edecektir. İleri şişmanlık sadece reflü açısından değil, birçok bakımdan kişi sağlığını çok ciddi biçimde tehdit ettiğinden (aynen sigarada olduğu gibi) mutlaka savaşılması gereken bir durumdur. Şişmanlığın reflüyü ne şekilde tetiklediğine dair birtakım hipotezler vardır. Bunlardan ilki şişmanlığın karın içi basıncını arttırması ve dolayısı ile mide üstümdeki baskının da artmasıdır. İkinci muhtemel neden şişmanların birim zamanda daha çok yemeleridir. Şişmanlarda reflü ameliyatı da daha zor olmaktadır.
Merkezimizde gerçekleştirdiğimiz ilk 1000 laparoskopik anti refü ameliyatının sonuçlarını hastalarımızın kilo durumuna göre değerlendirdik ve sonuçlarımızı bir A.B.D. dergisi olan Surgical Endoscopy’ de yayınladık. Şişman reflü hastalarının da başarıyla anti-reflü ameliyat olabileceklerini ortaya koyan bu çalışmamızda aşikar biçimde gördük ki; kilo arttıkça ameliyat süresi daha uzun ve girişim biraz daha zor olmakta. Hatta ameliyat sonrası nüks oranı da çok hafif miktarda artmakta . Bu makalenin Türkçe özeti aşağıda , yayınlandığı dildeki tam texti “ yayınlar” ‘da bulunabilir.
Egzersiz yapmak
Çok özetle; egzersiz kilo verdirerek, stresi azaltıcı etkisi ile ve sindirimi hızlandırarak reflü hastalarının işine yaramaktadır diyebiliriz. 78 kiloluk bir erişkin 1 saat kadar orta hızda yürüdüğünde yaklaşık 250 kalori , koştuğunda ise 550 kalori kaybeder. Devamlı ve kontrollü egzersiz, kısmi bir diyetle birlikte uygulandığında hatırı sayılır kilo kaybına ve reflüde de ciddi rahatlamaya yol açabilmektedir. Egzersiz; hem endorfin adlı bazı içsel maddelerin salınımını arttırarak ve hem de anksiyeteyi azaltıcı etkileri ile kişilerde ciddi rahatlama ve öz güven yükselmesine ve bazı olumsuz duyguların (reflü şikayetleri dahil) daha az algılanmasına yol açar. Egzersiz çoğu kişide sindirimi yani “hazmetmeyi” hızlandırır. Annelerin çocuklara “aman dolu karınla suya girme” söylemleri aslında bir “dogma” dır ve yemeğin ardından hafif bir egzersiz yapmanın sindirime iyi geldiği birçok kereler gösterilmiştir. Burada bazı ağır egzersizlerin reflü açısından önerilmediğini de hatırlatmak yerinde olacaktır. Ağır kontakt sporları, sert aerobik egzersizleri, sit-up ya da push-up gibi ağır kültür-fizik hareketleri, ağırlık çalışmaları; karın içi ve dolayısı ile mide üstündeki basıncı arttırarak reflünün artmasına yol açabilir.
Makul giyinmek
Ciddi reflüsü olan bir kişi dar pantolon, kemer, korse, elbise giymemelidir. En azından muhtemelen çok yeme ihtimali olan bir toplantıya rahat ve bol kıyafetlerle gitmelidir. Bunun nedeni dar giysilerin karın içi basıncını ve dolayısı ile mide içindeki basıncı arttırması ve bunun da daha fazla reflüye yol açmasıdır.
Uyuma önerileri
Yer çekimi; cisim ve insanların yer yüzünde kalabilmesini sağladığı gibi ; ayakta ya da oturur durumda olan insanların mide içeriğinin de midenin alt bölümünde kalabilmelerine katkı sağlar kuşkusuz. Yatma pozisyonunda olduğumuzda ise mide içeriğinin yukarı yutma borusu içine doğru kaçmamasında artık yer çekiminin bir koruyucu etkisi olamaz ve bu durumdaki anti-reflü etki tamamen düzgün çalışan doğal anti-reflü mekanizmalar sayesinde sağlanır. Bir reflü hastasında ise doğal anti-reflü mekanizmalar zaten bozuk olduğundan , yatar vaziyete gelmek reflüyü ciddi biçimde arttırmaktadır. İşte bu nedenledir ki tüm reflü hastalarına yatacakları zaman yataklarının baş kısmını en az 20 cm kadar yukarıda tutmaları önerilmektedir. Buradaki amaç yer çekiminin reflüye karşı koruyucu etkisinden yararlanmaya yöneliktir. Bu amaca uygun olarak tasarlanmış özel yataklar alınabileceği gibi; yatağın baş ucu tarafının ayaklarının altına konabilecek kitap ya da takozlar ile de istenilen ölçüde bir yükseklik yaratılabilir. Bir yerine iki yastıkla uyumayı ya da yastık arttırmayı önermek, kişi uyuduktan sonra yastıkların nereye gideceği belli olmadığından doğru değildir. Ciddi reflü nedeniyle yatağın baş ucunu kaldırmış hastalara söylenmesi gereken bir diğer öneri kullanacakları yatak örtüleri ve çarşaflarla ilgili olabilir. Çok sık dokumalı pamuklular ya da saten örtüler üzerlerinden kolaylıkla kayılması nedenleri ile tercih edilmemeli ve bunların yerine örgü sayısı daha az pamuklu ya da flanel tipte kumaşlar tercih edilmelidir. Yatağın yukarı kaldırılması bazı nedenlerden ötürü kesinlikle istenmiyorsa; birtakım özel ve reflü hastalığı için tasarlanmış yastıklar da mevcuttur ve kullanılabilirler.
Son lokmadan sonra en az 3 saat hatta 4 saat gibi bir süre geçtikten sonra yatmak da reflü hastalarının çok işine yarayan bir önlemdir. Burada amaçlanan sindirim fonksiyonunun mide aşamasının tamamlanmış ve midenin boş olmasını garanti altına almak ve yatıldığında mide içi basıncının azalmış olmasını sağlamaktır.
YEMEK YEMEKLE İLGİLİ BAZI AÇILIMLAR
Ciddi reflüsü olup da yıllardır bu mücadeleyi sürdürenler aslında nelerin kendilerine dokunduğunu ve neleri yediklerinde sıkıntılarının arttığını ve ne yerlerse kendilerini daha iyi hissedeceklerini iyi bilirler. Bu malesef çoğu hasta için çok tatsız tutsuz bir durumdur ve bazı yanlışlık ya da abartılar da içerebilmektedir. Zamanımızda insanlar salt karın doyurmak için değil , sosyal hayatın da bir parçası olarak yemek yediklerinden ve çoğu zaman ev dışında da bazı öğünleri geçirdiklerinden birtakım önerileri akıllarında bulundurmada çok yarar vardır. Dolayısı ile bir reflü hastasının amacı yemek yerken hayat standardını düşürmemek ve aynı oranda keyif alabilmek olmalıdır. İlk öneri daha az yemeği sağlık vermektir diyebiliriz. Öğünlerde tüketilen miktarın azaltılması bile reflü hastasına çok yardımcı olacaktır. Yemekde alınan öğün ne denli yüksek volümlü olursa mide o kadar fazla dolup içindeki basınç o oranda fazla olacak ve bu da kuşkusuz daha fazla reflüye yol açacaktır. Bu amaç için (illa da aynı miktarda gıda tüketilecek ise) en basit olarak yapılabilecek şey; 3 ana öğün yerine 5 ufak öğün yenmesidir. Bu basit yaklaşım birim zamanda midenin daha az dolmasını sağlayacaktır. Abartısız bir kahvaltı, Amerikalıların “snack” dediği türden ufak kuşluk zamanı atıştırmaları, hafif bir öğle yemeğini takiben bir ikindi atıştırması ve makul bir akşam yemeği reflü hastasının uyması gereken en temel kurallardandır. Aslında bu tarz bir diyet metabolizmayı da daha sabit tuttuğundan zaten her açıdan daha sağlıklıdır.